31 Ağustos 2016 Çarşamba

Reading slump nedir, ne değildir?

Merhabalar! Bugün sizlerle her kitap kurdunun korkulu rüyası reading slumpı konuşacağız. 

1. Reading slump nedir?

Reading slumpın tam bir çevirisi olmamakla birlikte anlamı kitap okuyamama durumudur. Sözlü bir şekilde ifade edilmese de herkesin aşina olduğu bir şeydir aslında. Hani o büyük bir merakla satın alıp rafınıza özenle yerleştirdiğinizi kitabı bile okumaya eliniz gitmez, okumaya başlasanız bile bir türlü dikkatinizi veremezsiniz, iki sayfa sonra sıkılıp bırakırsınız ya, işte o durum reading slumpdır.
Bazen birkaç gün içinde kaybolup giderken, bazen aylarca sizinle kalıp hayatınızı kabusa çevirebilir. 

2. Neden reading slump'a gireriz?

Bu elbette çok kişisel bir soru. O süreçte yaşadığınız olumsuz olaylar, okuduğunuz kötü bir kitap, uzun süre kitap okumamış olmanız-ki bu aslında okuma alışkanlığını kaybetmek oluyor ama rs kategorisine de alınabilir bence- reading slumpa girmenize sebep olmuş olabilir.
Bu durumdan korunmak için benim kişisel tavsiyem okumakta zorlandığınız bir kitabı bitirmek için kendinizi zorlamamanız. Bırakın bir kenara, başka bir şeye geçin. Elbet bir zaman gelecektir o kitabı da okuyabilecek durumda olacağınız.

28 Ağustos 2016 Pazar

Yurtta Hayatta Kalmanın Yolları: 101

Selam herkese. Bugün neler yazsam diye düşünüp dururken bu araların gözde konusundan bahsetmek istedim. “Üniversite hazırlığı”
Zaten Neptün, Limon ve Jölen’in valiz hazırlığında bu listeyi onlara defalarca kez yaptım sanırım. Her şeyi detaylıca düşündüm ve böyle bir şey çıktı ortaya.
Üniversite alışverişinin temeliyle başlayacağım listeye,

-VALİZ

Ben gittiğimde 2 boy büyük valizle gitmiştim ama siz 1 adet büyük 1 adette orta boy alırsanız işinizi görecektir. Şu plastik şeylerin görünüşüne aldanıp almayın sakın, ben aldım çok da para vermiştim. İlk gidişte merdivene çarptım kırıldı bir daha da kullanamadım. Ee kolay değil, o valizler ne merdivenler inip çıkacak.




27 Ağustos 2016 Cumartesi

Kurtlara Söyle Eve Döndüm (Tell The Wolves I'm Home) - Kitap Yorumu


Merhabalar, blogun ilk yazılarından biri elbette kitaplar hakkında olmalıydı. Adımız gereği dünyaya notlar düşüyoruz burada. Derdimiz küçük mektuplar, mesajlar yollamak. Kitaptan daha önemli bir mesaj olabilir mi peki? Bizce hayır. Eğer sizce de öyleyse buyurun, yazının temeline geçelim. 


Konusunu anlatmakla başlayayım. Öncelikle kitabımız 80lerde geçiyor. Ana karakterimiz June, annesi babası ve ablası Greta ile birlikte yaşıyor. Finn isminde bir dayısı var, fakat Finn June için bir dayıdan çok daha öte biri. June'un en yakın arkadaşı hatta şu dünyada en çok önemsediği insan. Maalesef Finn AIDS hastası, ölmek üzere. Ayrıca Finn eşcinsel ve mükemmel bir ressam. Üzülerek söylüyorum ki Finn ölüyor, ama bu kesinlikle spoiler değil zaten bunu ilk sayfadan biliyorsunuz. June en yakın arkadaşını kaybediyor, ama onu asıl yıkan darbe bu olmuyor. Finn'in eşcinsel olduğu herkesçe bilinen bir şey fakat June Finn'in erkek arkadaşının -annesinin deyimiyle 'özel arkadaşının'- varlığından haberdar değil. Bunu öğrenince Finn'i dünya üzerinde en iyi tanıyan insanın, onu en çok seven insanın kendisi olmadığını öğreniyor ve yıkılıyor. Ayrıca ailesi Toby'den -Finn'in erkek arkadaşından- nefret ediyor. Bir gün Toby bir şekilde June'a ulaşıyor ve June'la aralarında Finn'in hayaletinden dolayı bir ilişki kuruluyor. Bu resmen yasaklı bir dostluk çünkü ailesi öğrenirse June'un başı büyük belaya girecek fakat onu bunu yapmaya iten başka sebepler var tabii.

Kitabın genel kurgusu bu. Sayfalarda dolanırken Toby ve Finn'in muazzam aşkını, 15 yaşındaki June'un dayısına duyduğu hayranlık ve aşk karışımı duyguların mükemmel sentezini seyrediyoruz. 

Biz kimiz ve neden buradayız?

MERHABALAAR !

İlk yazı bana düştü, ilk yazının günahı olmaz arkadaşlar. Ve ilk kez yazıyorum böyle bir yazı desem yalan olmaz vallahi. Zaten nerede tanıtım işi var bana düşüyor. Peki ben kimin? Biz kimiz? Öncelikle sizlere kendimi kısaca tanıtacağım sonra bizden bahsedeceğim. Ne yapıyoruz, ne ediyoruz, neden buradayız, neden yazıyoruz her şeyi tek tek anlatacağım sizlere.




Evvet ben Aeglos. Öğretmen adayıyım. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde okuyorum 2. sınıfım. Teknik üniversitede eğitim fakültesi var mı demeyin, var arkadaş aha da ben canlı kanlı kanıtıyım okuyorum. Neyse buralar teknik bilgiler, bunları geçelim. Grubun fotoğrafçısı sayılırım, en çok duyduğum cümle “kap da makineni gel” oluyor. Çağırın kapar da gelirim. Şimdilik küçücük tefecik bir instagram hesabı açtım, henüz yeni ama göz atmak isteyenler için, buradan.






Peki bu ekibin diğer üyeleri kim? Ne zaman tanıştılar?




İlk olarak size Neptün ve Limon’dan bahsedeceğim. Neden mi birlikte tanıtıyorum bu arkadaşları, çünkü onlar parabatai. Çiçeği burnunda Odtülüler. Neptün mühendis adayı, Limon da Öğretmen. Çok şanslılar, hayat bizim yollarımızı ayırırken onlar Odtü'de birleştiler. Ne yapar bu Neptün ve Limon. Yazarlar, okurlar, çizerler. Tatlı bir blogları var bide yepyeni bir instagram hesapları. Kitap okumadan önce göz atın mutlaka, buradan ulaşabilirsiniz.








Vee son olarak jölen. Onun bu dünyada yaşadığı pek söylenemez. Uzaylı bir arkadaşımız kendisi. Şimdilerde küçük küçük çizimler yapmaya başladı. Çünkü kendisi geleceğin en kıvırcık mimarı. Maket yapmaktan acı çektiği, çizim yapmaktan kör olduğu günlerde buralarda yazılarını görürsünüz. Eee mimar olmak kolay mı jöleeen?






Evet, biz bu 4 arkadaş nasıl bir araya geldik? Aynı lisede okuyorduk ve orada tanıştık. Lise hayatımı güzel yapanlardı.Lisenin bitmesiyle ben onları bırakıp İstanbul’a gittim, onlar 1 sene daha denemek istediler. Şimdi yollarımız farklı şehirlere ayrılsa da biliyorum ki dostluğumuz daim kalacak. Duygusallı kısmı geçelim ve neden buradayız onu anlatayım sizlere. Oturuyorduk bir gün dedik biz ne yapsak ya? Makyaj videosu çeksek, makyaj yapamayız  (GERÇEKTEN YAPAMAYIZ BU KONUDA DÖRDÜMÜZ DE REZALETİZ). Ee oyun videosu çekemeyiz oyun oynamıyoruz, montaj bilmiyoruz. Ne yapsak biz dedik, birimiz dedi ben okurum, biri dedi ben yazarım, biri dedi ben çekerim. O zaman yapabildiğimiz şeyleri yazalım dedik. Sonra bu yepisyeni blogu açtık. Bu da ilk yazımız, çömezliğime verin bu seferlik. Takipte kalın.


                                                                                                                          Aeglos