Konumuz dili geliştirmek olduğundan, bu söyleyeceklerimin size yararı dokunabilmesi için elbette iyi kötü bir temelinizin olması gerekiyor. Geçelim size önerebileceklerime.
Dil öğrenme durumunda yurt dışına çıkmanın önemini hiç kimse inkar edemez. Bunun temelinde oradayken bütün hayatınızın İngilizce olması yatar. Bir dükkana girip su almak istediğinizde bunu İngilizce konuşarak yaparsınız, sokakta yanınızdan geçen insanlar İngilizce konuşuyor olurlar. Doğal olarak bir yerden sonra kulağınız bu duruma aşina olur, en basitinden yol tarif ederken ne gibi kalıpların tercih edildiğini biri ağızdan öğrenmiş olursunuz.
Çoğumuzun yurt dışına çıkıp, günlerini orada harcayacak şansı olmuyor. Bu yüzden dili geliştirmede oturduğunuz yerden yapacağınız en önemli şey İngilizceyi olabildiğince hayatınıza dahil etmek. Dinlediğiniz şarkıları İngilizce seçmeniz, yabancı diziler filmler izlemeniz, internetin hayatımızın yarısını kapladığı bu dönemde yabancı arkadaşlar edinmeniz, en basitinden telefonunuzun dilini İngilizce yapmanız çok faydalı olacaktır.
"Ben söyleneni anlıyorum fakat söylemek istediklerimi yazılı veya sözlü ifade edemiyorum" diyorsanız, arkadaş edinmekten başka benim bildiğim etkili bir yöntem yok. Kendinizi yazılı olarak ifade edemiyorsanız öncelikle sosyal medya üzerinden mesajlaşarak konuşabileceğiniz insanlar bulmalısınız. Dilinizi geliştirmeyi amaçladığınızı söylerseniz zaten insanların büyük kısmı anlayışla karşılıyor hatta yaptığınız hataları sizin için düzeltiyorlar. Yazabiliyorum ama konuşamıyorum diyorsanız bu bence öz güvenden kaynaklanıyor. Skype üzerinden arkadaşlar edinip onlarla konuşmaktan başka çare göremiyorum. Ama İngilizce bilen bir arkadaşınız varsa arada sırada sohbetlerinizi İngilizce yapmanız çoğu kişiye saçma gelse bile oldukça etkili bir yöntem.
Bütün bunların dışında söylemek istediklerinizi ifade edemiyor oluşunuzun muhtemel sebeplerinden biri kelime eksikliğinizdir. Ana dilimizde bile her gün yeni bir kelimeyle karşılaşabiliyorken ikinci bir dilde çoğu kelimeyi bilmiyor oluşumuz son derece normal ve geliştirmek durumunda olduğumuz bir konu.
Kelime öğrenme konusunda herkes kendince yöntemler geliştiriyor. Bir kelimeyi anlamıyla beraber 5 kez, 10 kez yazan insanlar da tanıyorum. Ezberi kuvvetli olduğu için kitap gibi sözlük okuyan insanlar da tanıyorum. Kendince oyunlar geliştirenler de.
Benim şahsen ezberim kuvvetli değildir, sözlük okumamın bir katkısı olmadı. Aynı şeyi 10 kez yazsam bile 1 ay sonunda onu unuttuğum oldu. Bunların temelinde yine o kelimeyi hayatıma dahil edememem var. Sürekli kullanmadığım için haliyle unutuyorum.
Bunların çerçevesinde kendime geliştirdiğim yöntem ise kağıtlara yazmak. Kağıtları şık olması açısından aynı boyutlarda kesip sürekli bir köşede bekletirim. Yeni bir kelime duyduğumda hemen ön tarafına o kelimeyi, arka taraflarına ise anlamını yazarım. Günde 1-2 kere bunu oyun şeklinde oynadığınızda, o kelimeyi bir ayın her günü iki kez kullandığınızda unutma olasılığınız büyük oranda azalmış oluyor.
Kullandığım diğer bir yöntem ise yeni öğrendiğim kelimeleri cümle içinde kullanmak.
Ben bulduğum herhangi bir kağıtla bunu yapıyorum ama siz dilerseniz kendinize bir defter edinin. Yeni bir kelime öğrendiniz. Onu büyük harflerle yazın ve altına 7 satırlık boşluk bırakın. Her gün o kelimenin içinde bulunduğu farklı bir cümle kurun. Kelimeyi beyninize cümleler şeklinde kodladığınızdan unutma olasılığınız yine büyük oranda azalmış oluyor. Elbette bu cümlelerin Elma yedim. gibi basit değil, Pazarda yürürken yaşlı bir kadının aldığı elma poşetlerini taşımasına yardım ettim. gibi biraz daha karmaşık olmasına özen gösterin.
Diğer bir yöntem olarak dinlediğiniz şarkının sözlerini ezberlemek. Yazıcıdan sözlerini çıkararak veya daha da iyisi elinizle yazarak kelimelerini çevirin ve sözleri öncelikle anlayın. Sözler bütün olarak bir anlam kazandığında ezberlemesi daha da kolay olacaktır.
Şarkıyı açın ve sözlerini takip ederek defalarca dinleyin. Ardından bir sonraki aşamaya geçin ve sözlere kendiniz de eşlik etmeye başlayın. Bu noktada itiraf etmeliyiz ki herkes karaoke yapmaya bayılır, bunu kendiniz için bir eğitime çevirmiş olun. En sonunda ise, şarkıyı ezberlemiş olacaksınızdır. Artık şarkıya sözlerine bakmadan eşlik edebilir hale gelmelisiniz. Bu noktaya ulaştığınızda yeni bir şarkıya geçebilirsiniz.
Yukarıda da bahsettiğim gibi, dili geliştirmenin en yararlı yollarından biri dizi film izlemek. Bunun için özellikle sitcomları seçerseniz günlük hayata dair daha çok kalıp öğrenmiş olursunuz. Bir bölümün önce Türkçe alt yazılısını sonra İngilizce alt yazılısını izlerseniz günlük olarak söylenen bir cümlenin İngilizcede nasıl söylendiğini öğrenmiş olursunuz. Kendinizi geliştirdiğinizi düşündüğünüz noktada önce İngilizce alt yazılısını izlemeye başlayın. Büyük bir çoğunluğunu anlamış olacağınızdan, Türkçe alt yazıyı izlerken anlamış olduklarınızı kontrol eder, anlamadığınız kısımları öğrenmiş olursunuz. Yazının sonunda işinize yarayabilecek dizi önerileri yapacağım.
Diğer bir yararlı öneri ise elbette okumak. İnternet üzerinde denk geldiğiniz ve çoğunlukla "İngilizce bu yaah" diye geçtiğiniz şeyleri okuyup anlamaya çalışarak başlayabilirsiniz. Yok ben biraz daha ileri seviyeye taşımak istiyorum bunu diyor fakat roman okumaya cesaret edemiyorsanız. Seviyeli kitaplar var. Kırtasiyelere bile sorduğunuzda ulaşabileceğiniz şeyler bunlar. Kendi seviyenize uygun olanlardan başlayıp devamını getirebilirsiniz.
Roman okumak istiyorsanız size önerebileceğim çok kitap yok maalesef. Ben de yeni başladım çünkü. İlk önce zaten elimde olan Anna Karenina'yı okudum fakat yarısından çoğunu anlayamadığım için pek okudum sayılmaz. Sonrasında bana dilinin hafif olduğu söylenen Fangirl'ü aldım. Bana önerilene göre John Green'in dili oldukça hafif ve okunabilirmiş. Denemek isterseniz John Green'den başlayabilirsiniz. Fangirl normalde benim okumayı tercih edeceğim bir kitap değil fakat dil öğrenmek uğruna yapılan şeyler...
Dili söylendiği gibi hafif bu arada, önerebilirim.
Yine bir çok kişinin aşina olduğu bir öneri olarak bilgisayar oyunları oynamak. Ben çok fazla oyun oynayan biri değilimdir o yüzden önerebileceğim pek bir şey yok. Fakat Sims'i çoğu kişi gibi ben de yıllarca oynadım. Kelime bilgimin yarısını Sims'ten almışımdır.
Söyleyebileceklerim temelde bunlardı. Başından beri sürekli söylediğim gibi önemli olan öğrenmeye çalıştığınız dili hayatınız haline getirmek. Bir yerde İngilizce bir şey mi gördünüz? Sizi ilgilendirip ilgilendirmemesi önemli değil, anlamaya çalışın. Kelimelerine bakın. Öğrenin.
Okuma yazmayı yeni öğrenen çocukları bilirsiniz, gördükleri her tabelayı okurlar. Bilmedikleri her kelimeyi büyüklerine sorarlar. Aynı onlar gibi yapmalısınız bence. Ancak o şekilde öğrenilebiliyor çünkü.
Gelelim dizi önerilerine, bazıları oldukça eski olduğu için belki izlemiş olabilirsiniz. Yapacak bir şey yok. Konularından vs. çok bahsetmeyeceğim. Bunlar sadece öneri olacak.
Friends'le bir çok yönden benzerlik taşıyan, aynı konseptli bir dizi. Eğer onu izlediyseniz buna da göz atabilirsiniz. Friends'le aynı nedenlerden dolayı öneriyorum. Beğeneceksinizdir.
Misfits'i bu listeye koymamın sebebi oyuncuların çok ilginç aksanlara sahip olması. Kendinizi test etmek isterseniz, ben her türlü konuşmayı anlayabiliyor muyum diye, bunu öneririm. Ayrıca konusu oldukça ilginç, kısaca söylemek gerekirse bir yıldırım sonucunda ilginç yetenekler edinen bir grup gencin başından geçenleri anlatıyor. Oldukça eğlenceli aynı zamanda.
Fakat uyarmak gerekir ki görselde de yazdığı üzere +18. Eğer kandan, küfürden veya cinsellikten rahatsız oluyorsanız önermem.
Çoğumuzun yurt dışına çıkıp, günlerini orada harcayacak şansı olmuyor. Bu yüzden dili geliştirmede oturduğunuz yerden yapacağınız en önemli şey İngilizceyi olabildiğince hayatınıza dahil etmek. Dinlediğiniz şarkıları İngilizce seçmeniz, yabancı diziler filmler izlemeniz, internetin hayatımızın yarısını kapladığı bu dönemde yabancı arkadaşlar edinmeniz, en basitinden telefonunuzun dilini İngilizce yapmanız çok faydalı olacaktır.
"Ben söyleneni anlıyorum fakat söylemek istediklerimi yazılı veya sözlü ifade edemiyorum" diyorsanız, arkadaş edinmekten başka benim bildiğim etkili bir yöntem yok. Kendinizi yazılı olarak ifade edemiyorsanız öncelikle sosyal medya üzerinden mesajlaşarak konuşabileceğiniz insanlar bulmalısınız. Dilinizi geliştirmeyi amaçladığınızı söylerseniz zaten insanların büyük kısmı anlayışla karşılıyor hatta yaptığınız hataları sizin için düzeltiyorlar. Yazabiliyorum ama konuşamıyorum diyorsanız bu bence öz güvenden kaynaklanıyor. Skype üzerinden arkadaşlar edinip onlarla konuşmaktan başka çare göremiyorum. Ama İngilizce bilen bir arkadaşınız varsa arada sırada sohbetlerinizi İngilizce yapmanız çoğu kişiye saçma gelse bile oldukça etkili bir yöntem.
Bütün bunların dışında söylemek istediklerinizi ifade edemiyor oluşunuzun muhtemel sebeplerinden biri kelime eksikliğinizdir. Ana dilimizde bile her gün yeni bir kelimeyle karşılaşabiliyorken ikinci bir dilde çoğu kelimeyi bilmiyor oluşumuz son derece normal ve geliştirmek durumunda olduğumuz bir konu.
Kelime öğrenme konusunda herkes kendince yöntemler geliştiriyor. Bir kelimeyi anlamıyla beraber 5 kez, 10 kez yazan insanlar da tanıyorum. Ezberi kuvvetli olduğu için kitap gibi sözlük okuyan insanlar da tanıyorum. Kendince oyunlar geliştirenler de.
Benim şahsen ezberim kuvvetli değildir, sözlük okumamın bir katkısı olmadı. Aynı şeyi 10 kez yazsam bile 1 ay sonunda onu unuttuğum oldu. Bunların temelinde yine o kelimeyi hayatıma dahil edememem var. Sürekli kullanmadığım için haliyle unutuyorum.
Bunların çerçevesinde kendime geliştirdiğim yöntem ise kağıtlara yazmak. Kağıtları şık olması açısından aynı boyutlarda kesip sürekli bir köşede bekletirim. Yeni bir kelime duyduğumda hemen ön tarafına o kelimeyi, arka taraflarına ise anlamını yazarım. Günde 1-2 kere bunu oyun şeklinde oynadığınızda, o kelimeyi bir ayın her günü iki kez kullandığınızda unutma olasılığınız büyük oranda azalmış oluyor.
Kullandığım diğer bir yöntem ise yeni öğrendiğim kelimeleri cümle içinde kullanmak.
Ben bulduğum herhangi bir kağıtla bunu yapıyorum ama siz dilerseniz kendinize bir defter edinin. Yeni bir kelime öğrendiniz. Onu büyük harflerle yazın ve altına 7 satırlık boşluk bırakın. Her gün o kelimenin içinde bulunduğu farklı bir cümle kurun. Kelimeyi beyninize cümleler şeklinde kodladığınızdan unutma olasılığınız yine büyük oranda azalmış oluyor. Elbette bu cümlelerin Elma yedim. gibi basit değil, Pazarda yürürken yaşlı bir kadının aldığı elma poşetlerini taşımasına yardım ettim. gibi biraz daha karmaşık olmasına özen gösterin.
Diğer bir yöntem olarak dinlediğiniz şarkının sözlerini ezberlemek. Yazıcıdan sözlerini çıkararak veya daha da iyisi elinizle yazarak kelimelerini çevirin ve sözleri öncelikle anlayın. Sözler bütün olarak bir anlam kazandığında ezberlemesi daha da kolay olacaktır.
Şarkıyı açın ve sözlerini takip ederek defalarca dinleyin. Ardından bir sonraki aşamaya geçin ve sözlere kendiniz de eşlik etmeye başlayın. Bu noktada itiraf etmeliyiz ki herkes karaoke yapmaya bayılır, bunu kendiniz için bir eğitime çevirmiş olun. En sonunda ise, şarkıyı ezberlemiş olacaksınızdır. Artık şarkıya sözlerine bakmadan eşlik edebilir hale gelmelisiniz. Bu noktaya ulaştığınızda yeni bir şarkıya geçebilirsiniz.
Yukarıda da bahsettiğim gibi, dili geliştirmenin en yararlı yollarından biri dizi film izlemek. Bunun için özellikle sitcomları seçerseniz günlük hayata dair daha çok kalıp öğrenmiş olursunuz. Bir bölümün önce Türkçe alt yazılısını sonra İngilizce alt yazılısını izlerseniz günlük olarak söylenen bir cümlenin İngilizcede nasıl söylendiğini öğrenmiş olursunuz. Kendinizi geliştirdiğinizi düşündüğünüz noktada önce İngilizce alt yazılısını izlemeye başlayın. Büyük bir çoğunluğunu anlamış olacağınızdan, Türkçe alt yazıyı izlerken anlamış olduklarınızı kontrol eder, anlamadığınız kısımları öğrenmiş olursunuz. Yazının sonunda işinize yarayabilecek dizi önerileri yapacağım.
Diğer bir yararlı öneri ise elbette okumak. İnternet üzerinde denk geldiğiniz ve çoğunlukla "İngilizce bu yaah" diye geçtiğiniz şeyleri okuyup anlamaya çalışarak başlayabilirsiniz. Yok ben biraz daha ileri seviyeye taşımak istiyorum bunu diyor fakat roman okumaya cesaret edemiyorsanız. Seviyeli kitaplar var. Kırtasiyelere bile sorduğunuzda ulaşabileceğiniz şeyler bunlar. Kendi seviyenize uygun olanlardan başlayıp devamını getirebilirsiniz.
Roman okumak istiyorsanız size önerebileceğim çok kitap yok maalesef. Ben de yeni başladım çünkü. İlk önce zaten elimde olan Anna Karenina'yı okudum fakat yarısından çoğunu anlayamadığım için pek okudum sayılmaz. Sonrasında bana dilinin hafif olduğu söylenen Fangirl'ü aldım. Bana önerilene göre John Green'in dili oldukça hafif ve okunabilirmiş. Denemek isterseniz John Green'den başlayabilirsiniz. Fangirl normalde benim okumayı tercih edeceğim bir kitap değil fakat dil öğrenmek uğruna yapılan şeyler...
Dili söylendiği gibi hafif bu arada, önerebilirim.
Yine bir çok kişinin aşina olduğu bir öneri olarak bilgisayar oyunları oynamak. Ben çok fazla oyun oynayan biri değilimdir o yüzden önerebileceğim pek bir şey yok. Fakat Sims'i çoğu kişi gibi ben de yıllarca oynadım. Kelime bilgimin yarısını Sims'ten almışımdır.
Söyleyebileceklerim temelde bunlardı. Başından beri sürekli söylediğim gibi önemli olan öğrenmeye çalıştığınız dili hayatınız haline getirmek. Bir yerde İngilizce bir şey mi gördünüz? Sizi ilgilendirip ilgilendirmemesi önemli değil, anlamaya çalışın. Kelimelerine bakın. Öğrenin.
Okuma yazmayı yeni öğrenen çocukları bilirsiniz, gördükleri her tabelayı okurlar. Bilmedikleri her kelimeyi büyüklerine sorarlar. Aynı onlar gibi yapmalısınız bence. Ancak o şekilde öğrenilebiliyor çünkü.
Gelelim dizi önerilerine, bazıları oldukça eski olduğu için belki izlemiş olabilirsiniz. Yapacak bir şey yok. Konularından vs. çok bahsetmeyeceğim. Bunlar sadece öneri olacak.
1. Friends
Friends benim bu hayatta izlediğim en mükemmel dizilerden biridir. Her bölümünü 5-6 kez izlemişimdir. Hiç sıkılmadım, sıkılacağımı da pek sanmıyorum. Tamamen günlük hayatla ilgili olduğu için öğrenebileceğiniz çok kalıp, çok kelime var. Ayrıca aşırı eğlenceli. Kaçırmayın, izleyin.
2. Dexter
Dexter benim ilk dizilerimden biriydi. Aynı şekilde günlük hayata dair oluşu size yarar sağlayacaktır. Sitcom değil de biraz daha aksiyonlu, gerilimli bir şeyler izlemek istiyorum diyenleriniz için önerimdir. Çok kaliteli dizilerden biridir. Zekicedir. Tavsiye ederim.3. How I Met Your Mother
Friends'le bir çok yönden benzerlik taşıyan, aynı konseptli bir dizi. Eğer onu izlediyseniz buna da göz atabilirsiniz. Friends'le aynı nedenlerden dolayı öneriyorum. Beğeneceksinizdir.
4. Merlin
Merlin benim izlediğim ilk yabancı diziydi. Yeri çok ayrı o yüzden. İngilizce öğretmenimiz, İngiliz yapımı olduğu için derslerde bize izletirdi. Aynı şekilde ben de size öneriyorum. Çoğu kişinin izlemiş olduğunu düşünüyorum ama uzun yıllardan sonra tekrar izlemenizde bir sakınca yok bence. İzlemeyenlerinize ise doğrudan önerimdir zaten.5. Misfits
Misfits'i bu listeye koymamın sebebi oyuncuların çok ilginç aksanlara sahip olması. Kendinizi test etmek isterseniz, ben her türlü konuşmayı anlayabiliyor muyum diye, bunu öneririm. Ayrıca konusu oldukça ilginç, kısaca söylemek gerekirse bir yıldırım sonucunda ilginç yetenekler edinen bir grup gencin başından geçenleri anlatıyor. Oldukça eğlenceli aynı zamanda.
Fakat uyarmak gerekir ki görselde de yazdığı üzere +18. Eğer kandan, küfürden veya cinsellikten rahatsız oluyorsanız önermem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder