2 Eylül 2016 Cuma

Eskişehir'deyiz!

Selam! İlk blog deneyimimde ilk yazıma başlıyorum, arkadaşlarımın önerisiyle 3 günlük Eskişehir gezimizi anlatacağım size. Amacım Eskişehir'i gezmek isteyenleri biraz fikir sahibi yapmak, gezmek istemeyenlerin de istemesini sağlamak!

Otobüse bindiğimiz ilk anlardan itibaren periyotlarla sessiz çığlıklar atarak geldim. Bu sene için arkadaşlarımla yapmayı en çok istediğim şeydi. Sabahın ilk saatlerinde vardık Eskişehir'e. Daha otogardayken bile havası beni mutlu etmeye başladı desem abarttığımı düşünebilirsiniz ama kesinlikle abartmıyorum. İlk olarak dinlenmek ve eşyalarımızı bırakmak için önceden ayarladığımız otele gittik. Bu konuda şanslıydık çünkü normalde sabah otele giriş yoktu. Aslında şans da demek istemiyorum buna. Yalvardık...

Birlikte ilk kez şehir dışına çıkmış olmanın heyecanıyla odada uyuyamayıp günün en sıcak saatlerinde çıktık gezmeye. Gelmeden önce gezeceğimiz yerler için bir taslak oluşturmuştum. Örneğin Odunpazarı civarındaki yerleri aynı güne koymak gibi... Yeri gelmişken söyleyeyim burada, Eskişehir çiböreği ile ünlüdür. Benim Eskişehir'e ilk gelişim değildi ama ilk çibörek deneyimimi Odunpazarında bir çay bahçesinde yaptım. Orası mı kötü yaptı yoksa normalde mi böyle bilemem ama biz sevmedik, siz daha güzel yerlerde deneyin. Ben de bir dahaki gidişimde tekrar deneyeceğim. Bu arada bu yazımda sıkça söylemek istediğim bir diğer şeyse... İmkanınız varsa yazın gitmeyin. Sonbaharda veya ilkbaharda gidin. Güneşin altında çok yorulduk biz.


Birinci günümüzde Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Balmumu Müzesi, Tarihi Odunpazarı Evleri'ni gezdik. Bunun dışında kaldığımız yerin Doktorlar Caddesi, Adalar, Barlar Sokağı, Haller Gençlik Merkezi'ne yakınlığından dolayı buralara da gitme şansımız oldu.





Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Odunpazarı'nda çok fazla sanatçının eserlerine bakabileceğiniz bir cam müzesidir. Müze gezmeyi sevmiyorsanız bile Odunpazarı'na gittiğinizde mutlaka uğramanız gerektiğini düşünüyorum, çünkü içerideki şeylere hayran kalacaksınız! Hemen yakınlarında, balmumundan yapılmış yerli ve yabancı birçok devlet adamı ve sanatçının heykelinin bulunduğu Balmumu Müzesi'ne ve lületaşının tanıtımının yapıldığı Atlıhan El Sanatları Çarşısına da gitmelisiniz. Bu civarda birkaç tane daha müze göreceksiniz. 











Tarihi Odunpazarı Evleri, hoş mimarisiyle içinde genel olarak oteller, kafeler, hediyelik eşya dükkanları ve müzeler barındırır. Sık yapılmış renkli Odunpazarı evleri ahşap kapı pencereleri ve süslemeli duvarlarıyla fotoğraf çektiğinizde güzel kadrajlar almanızı sağlar.

Eğer Eskişehir'e gelirseniz burası sizin de ilk duraklarınızdan birisi olacaktır. E iyi gezmeler o zaman!




Haller Gençlik Merkezi'nin içinde yine kafeler ve küçük dükkanlar mevcut. Bizim birtakım 
şanssızlıklarımızdan dolayı, belki gidilmesi gereken saati bilmediğimizden dolayı da olabilir, çoğu yeri kapalıydı. Ama duyduğuma göre canlı müzik saatleri oluyormuş. Zaten çok hoş bir mekan. Ben sevdim, eğer giderseniz benim yerime de orada bir tatlı yiyin!









Doktorlar Caddesi ve Adalar, biz daha çok burada vakit geçirdik. En çok da buradayken Eskişehir'de olduğumu hissediyordum diyebilirim. Eskişehir'de yapılacaklar listenize Porsuk'ta gondolla bir tur atmayı ekleyebilirsiniz. Ayrıca burada Porsuk'a karşı çay içmeden de gitmeyin!









İlk günümüzde yaptıklarımız bu şekildeydi. Akşam saat 10 civarlarında Porsuk'un yanındaki çimlerde oturuyorduk. Sonra burada bahsetmek istemediğim birtakım olaylardan dolayı günü erken bitirmek zorunda kaldık. Otele gittik ve geceye biraz ağlayarak devam ettik. Bu da bizim küçük şanssızlığımız.







Ertesi gün biraz buruk uyansak da birbirimizin moralini düzelterek devam ettik programımıza. Hepimizin en çok istediği yere ayırdık bugünü. Sazova!


Sazova için siz de ekstra zaman ayırmalısınız. Yani her yerini gezmek istiyorsanız kısıtlı bir zaman yetmeyecektir. Gitmişken de her tarafını gezin bence. Hatta her gittiğinizde gezin. Biz burada tüm gün çok güzel vakit geçirdik. Bol bol fotoğraf çektik, sık sık çimlere oturup muhabbet ettik. Sazova'ya doyduk anlayacağınız.



Burada gezebileceğiniz yerler Masal Şatosu, Eti Sualtı Dünyası, Sabancı Uzay Evi, Maket Müzesi, Bilim Deney Merkezi, Korsan Gemisi ve daha pek çok şey...
Ama özellikle Sabancı Uzay Evine gitmeden buradan ayrılmayın! Uzayla ilgili, biraz sinema tarzında tam yatık koltuklarda 3 boyutlu sunumları izlerken kendinizi oraya çok kaptıracağınıza eminim. Hem bilgi sahibi olacaksınız hem de bitiminde hayranlık duyacaksınız.









Her güzel şeyin bir çilesi olduğu gibi biz de bu güzel yerde küçük çileler çektik. Şuan küçük diyebiliyorum ama o an öyle değildi. Koskoca Sazova'da su alacak yer bulamadık. Sadece girişte vardı. Park da çok büyük olunca tamamını gezmeden su almak için gel git yapmak istemedik. Kaldık öylece anlayacağınız. Zaten hiçbir işimiz düzgün değildir. Söz konusu Eskişehir olunca da benim de aklım beş karış havadadır. Üstüne bir de bu zamana denk gelen ekstra şanssızlığımızı eklersek... Dediğim gibi burada onlardan bahsetmeyeceğim. Ama tüm olanlara rağmen çok güzel vakit geçirip eğlenebildiysek, bu da bizim ve Eskişehir'in başarısıdır!

Sazova'dan ayrıldığımızda çok yorulmuştuk. Otele gidip kendimizi direkt yatağa attıktan bir iki saat sonra yine hazırlanıp dışarı çıktık. Akşam yemeğimizi yedikten sonra Hangover diye bir yere oturduk. En eğlenceli vakitlerimizden birisi de buradaydı diyebilirim. Kendi muhabbetlerimiz dışında bizi orada en çok eğlendiren şey hangcup oyunuydu. Oynamaya gelen grupları izlerken kendimiz oynamışız gibi eğlendik. Bunu oynamayı da yapılacaklar listemize ekledik bile. Saat biraz ilerleyince Hangover'dan ayrıldık. Buradan sonra bir küçük çilemiz daha başladı. Kaldığımız yer buraya 5 dk uzaklıktaydı ama burada da bazı aksilikler oluşunca, biraz da panikten, bir saatte gidebildik otele. Yani bunu da başarabildik şu üç günde. Demek ki kısa yürüme mesafesi olan yerlerde taksi kullanmamak gerekiyormuş... Bu kadar trafiğe ne gerek var canım!

İkinci günümüzü bu şekilde kapattık. Odamıza geldikten sonra da biraz konuşup uyuduk. En güzel şeylerden biri de birbirimizi uyutup uyandırmak. Gerçi uyandırmak kısmında biraz daha düşünsem iyi olur.

Üçüncü gün. Ben bugüne çabuk uyandım. Çünkü son günün hüznü beni hemen sarmıştı. Bugünle ilgili pek planımız yoktu ama iş başına geçtim. Büyük ısrarlarımla öğle saatlerinde Anadolu Üniversitesindeydik. Burası benim en güzel hayallerimin yeri. Sanırım sözlerime ağlamadan devam edemeyeceğim... Burada güzel bir merdiven var, daha önce fotoğrafını bulmuştum. Yaklaşık iki senedir o merdivene gidip fotoğraf çekinmek istiyordum. Hala istiyorum. Çünkü merdivenin olduğu bahçeye gittik, Japon Bahçesi, ama benim üstün şanssızlığımdan dolayı bahçeye giriş yasaklanmıştı ve önünde tadilat vardı. Tadilat olmasa gizlice girecektik ama bu durumda güvenlikçilerden giremedik... Anlayacağınız burasıyla ilgili hayallerim epey kursağımda kalıyor. Sonra arkadaşlarımın yardımıyla istediğim bölümün fakültesini bulduk. Orayı öyle karşımda görünce bende ipler biraz daha koptu. Karşısındaki kaldırımda bir süre ağladım. Yanımdan bir görevli geçti, geçerken gülümsedi. Bende ağlarken gülümsedim. Değişik bir andı. Sonra bir elimden Neptün, öteki elimden Aeglos tuttu, gittik ağaçlık bir yere oynamaya. Şaka yapmıyorum, sık sık araba geçmesine rağmen müzik açıp oynadık yani. En azından burada sahip olduğum güzel bir anı var artık...



Espark'ta yemek yedikten sonra otele gidip eşyalarımızı aldık. Artık son durağımıza gidecektik. 
Kentpark, otogarın hemen karşısında olduğu için burayı gideceğimiz zamana ayırdık. Bu arada yapay denizin burada olduğunu biliyorsunuzdur herhalde. Biz akşam geldiğimiz için giremedik. Gideceğiniz zaman kullanıma açık olduğu gün ve saatte girebilirsiniz. Eskişehir'de deniz yok da demeyiz herhalde...



Valizlerle su kenarında çimlere oturduk. Geçirdiğimiz en kahkahalı saatler buradaydı. Eskişehir'den ayrılmamıza saatler kala nasıl o kadar gülebildim bilmiyorum. Bu arada... Valize o kadar gereksiz şey koymuşum bir ceket koymamışım... Son gün akşamı çok serin olduğu için ve yanımda ceket olmadığı için üzerime havlu aldım. Resmen sırtımda havluyla gezdim yani. Bunu da birkaç videoyla anılaştırdık böylece. Canım arkadaşlarım hiç kaçırır mı?

Bizim gezdiğimiz yerler bu şekildeydi. Bir de Şelale Park'a gitmenizi öneririm. Biz zaman ayıramadık ama Eskişehir'i baya tepeden gördüğü için özellikle akşamları çok güzel oluyormuş. Yapılacaklar listemde orada bir akşam yemeği yemek var benim de...






Eskişehir'de yaşayan veya Eskişehirli olanlar yazımda bir hata veya eksik şeyler görürse uyarsın lütfen. Daha fazla yerini gezdikçe ekleyebilirim. Şimdilik benden bu kadar. Görüşmek üzere, hoşçakalın...



Jölen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder